ŞEHİRLERİM
Bu bölümde bu güne kadar sürekli ikamet ettiğim şehirlere yer veriyorum. Oralardaki bazı anılarımı okuyabilirsiniz. Şehirlerin sırası oralardaki bulunuş sıralarına göredir.
Denizli Zonguldak Bozüyük Sivas Konya Uşak Kütahya
1997 Pamukkale.
Denizli memleketim doğum yerim. Aslında hiçbir zaman
Denizli'de sürekli ikamet etmedim ama her sene mutlaka en az bir kez gitmişimdir
memleketime. 1970 yılı Mayıs ayının 10'unda ikinci Pazarında yani Anneler
Gününde Denizli'nin Çal ilçesi İsabey kasabasında dünyaya geldim. Denizli hakkında yazıma Köyümden başlamak
en iyisi herhalde. İsabey Kasabası yaklaşık 2000 nüfuslu bir yerleşim
merkezi. Ekonomisi tamamen tarım üzerine kurulu tarımda birinci sırayı da
üzüm alıyor. Bu yörenin üzümleri çok lezzetlidir ve meşhurdur. İsabey
kasabası Çökelez dağının eteklerinden Baklan ovasına uzanan bir alan üzerine
kurulmuştur ve gerçekten görülmeye değer güzelliklere sahip bir yöremizdir.
İsabey Kasabasına ulaşmak için Denizli'den Afyon yoluna çıkıp yaklaşık
35. km de Kaklık kasabasından geneli dar olan Çal yoluna dönülür bu yolun
ilk 2-3 km.sinden sonra yokuş yukarı çıkılır ve çam ormanının içine
girilir. Çıkış bittikten sonra ormanda biter ve Çal-Çivril yol ayrımına
gelinir burası Baklan ovasının başlangıcı sayılabilir. Buradan sola Çal
istikametine dönersiniz ve üzüm bağlarının içinden 10 km. kadar gittikten
sonra İsabey kasabasına ulaşırsınız. Buradan 10 km. daha devam ederseniz
6000 nüfuslu Çal'a ulaşırsınız. Baklan Ovasını Büyük Menderes Irmağı
sular. Ova içinde son yıllarda yeni sulama sistemi kurulmuştur.
Denizli ekonomisi büyük oranda dokumacılık üzerine kurulmuştur. Ege'nin İzmir'den
sonra en büyük ili konumundadır. Pamukkale ilin turizm hayatını son derece
canlı tutmaktadır. Pamukkale Üniversitesi gözde üniversitelerimiz arasındadır.
Denizlispor da aldığı başarılı sonuçlarla Ege'nin Türkiye 1. ligindeki
gururu olmuştur.
Size bu bölümde Zonguldak ilinden çok, Çaycuma ilçesi Hisarönü (Filyos) nahiyesinden bahsetmek istiyorum. Hisarönü (eski adıyla Filyos) çok eski tarihi bir geçmişe sahip olan yerleşim merkezidir. Filyos çayına adını vermiştir. Zonguldak'ın en güzel ve en büyük plajlarından birine sahiptir. Filyos'ta Eski çağlardan kalma bir kale mevcuttur. Uzun yıllar ihmal edilen orman içinde neredeyse kaybolmaya yüz tutan kalede nihayet araştırma ve restorasyon çalışmalarına yavaş yavaş başlanmış. Filyos'un ekonomisi, sanayi (Filyos Ateş Tuğla Sanayi), balıkçılık ve tarıma bağlıdır. Filyos Ateş Tuğla Sanayii Sümerbank'a bağlı olarak 1940'lı yıllarda kurulmuştur. 1970-1984 Yıları arasını burada geçirdim. İlk ve Ortaokulu da burada tamamladım. Tüm çocukluk dönemim Filyos'ta geçti. Fabrikanın lojmanlarında oturuyorduk Yemyeşil ağçlıklar içinde, bahçelerinde kiraz, elma, armut, incir, dut, ceviz, erik v.s. ağaçlarının, üzüm asmalarının bulunduğu her türlü sebzenin yetiştiği denize sıfır bir yerdi oturduğumuz fabrika. Ayrıca mini golf, futbol, basketbol, voleybol sahaları sineması ve lokaliyle cennet gibi bir yerdi o yıllarda ama şimdiki durumunu pek içler açıcı sayılmaz sahil liman yapımı gerekçesiyle doğal yapısını kaybetmiş.
14 Yıl aynı yerde kalırsanız hele burası gözünüzü açtığınız yerse ve başka bir yer tanımamışsanız buradan ayrılmak çok zor olur. 14 yaşımda 1984 yılının yaz aylarında Bozüyük'e (Bilecik'in ilçesi) geldik. Liseye burada başladım ve bitirdim. Bozüyük bir sanayi şehri ayrıca önemli karayollarının geçtiği bir yerde kurulmuş durumda olduğundan ulaşımı oldukça kolay Eskişehir-Bursa karayolunun 45. Km'sinde kurulmuş ve bugünkü nüfusu 50.000'e yakın. Burada Demirdöküm, Vitra, Halıser, Toprak Seramik, gibi daha birçok büyük sanayi kuruluşu yer alıyor. Bozüyük'te ikamet ettiğimiz Bozüyük Seramik Sanayi de Hisarönü'deki gibi bir yapıya sahipti. Liseden bir sene sonra üniversiteyi kazanıp 1988 yılında Sivas'a gittim. 1988-1993arasında Bozüyük-Sivas arasında gittim geldim. 1993 yılının yaz aylarında Konya'ya taşındık.
Aşağıdaki fotoğrafta, yakın plandaki yerleşim merkezi Cumhuriyet Üniversitesi
arada Kızılırmak nehri ve dağın yamacında da Sivas'ın bir kısmı görülmektedir.
1988 -1989 Öğretim yılında benim için nasıl gelişeceğini asla tahmin edemeyeceğim yıllar başlıyordu. Sivas, İç Anadolu Bölgesinin en doğudaki ilidir. 1988 'de 200-250 bin kadar nüfusu vardı. Sanayi kuruluşlarından aklıma gelen en önemlileri Çimento fabrikası, Demiryolları fabrikası, Demir-Çelik fabrikası. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi de şehrin en önemli kurumlarından biri. Sivas-Malatya karayolunun 7. Km sinde kurulmuştur. Öğrencilerine eğitim ve sosyal faaliyetler açısından bir çok üniversiteye göre çok iyi imkanlar sunabilmektedir. Kültür, Sanat, Spor faaliyetlerinin hemen her dalında eğitim almak ve uygulamalarda bulunabilmek mümkündür. Kampüs olarak yıldan yıla gelişen çok güzel bir ortama sahip olan Cumhuriyet Üniversitesi'nin öğrencilerine verdiği Mediko-Sosyal hizmetlerde en üst seviyede yürütülüyor. Cumhuriyet Üniversitesi'nin temelleri Türkiye Cumhuriyetinin Kuruluşunun 50. yıl dönümünde atıldığı için bu ismi almıştır. İlk kurulduğunda Hacettepe Üniversitesine bağlı olarak eğitim vermiştir. Sivas tarihsel ve kültürel açıdan çok zengin bir yapıya sahiptir. Selçuklular ve Osmanlı İmparatorluğu döneminden kalan eserlerle, Sivas Kongresinin gerçekleştirilmesiyle, Pir Sultan Abdal, Aşık Veysel gibi büyük halk şairleriyle Sivas'ın kültürümüz de çok önemli bir yeri vardır.
1993 yılında Konya Krom-Manyezit İşletmeleri A.Ş.'ne taşındık. Konya Türkiye'nin en büyük illerinden biri ve en güzel illerinden biri aynı zamanda. Konya'da sadece 1,5 yıl kaldım. 1994 yılı sonunda da askerliğimi yapmak üzere önce Antalya'ya 3 ay sonrada Ankara'ya gittim. Konya'ya ilk geldiğimde çok beğendiğim söylenemez Eskişehir'le kıyaslıyordum ve oradan daha büyük bir yer olacağını düşünüyordum ama beklediğim gibi olmamıştı. Daha sonra alıştıkça ve çevre edindikçe sevmeye başladım. Konya'ya geldikten kısa bir süre sonra 1993 yazında Halil Export adlı bir konfeksiyon mağazasında çalışmaya başladım burada T-Shirt üzerine baskı yapan bölüme geçtim ve orada genellikle Rock gruplarının baskılarını yapmaya başladık bunun yanı sıra gitar notaları, takılar ve kaset kaydı işlerine de başladık. Bu sayede ve kısa zamanda çevre edindim. Burada en yakın arkadaşım Ziya oldu. 1993 yazında Çeşme'de üniversitelilerin gençlik kampında tanıştığım Nihal'le Konya'da görüşmeye devam ettik ve onun sayesinde de Sibel ve Hilal gibi çok değerli iki arkadaşım olmuştu. 1994 de askere gitmeden 1 hafta önce bir konser de Konya'da verdik. Konser den Müzik bölümünde bahsettim. Askere gidene kadar gerçekten çok güzel günler geçirdim Konya'da.
1996 Yılında 5 Mayıs da askerliği bitirip Uşak'a geldim. Burada aynı yılın Ekim ayına kadar kaldık ve Uşak'tan ayrılıp Kütahya'ya yerleştik. Uşak 80.000 nüfuslu küçük ama çok şirin bir il. Ben askerdeyken ailem Uşak'a taşınmıştı. Uşakta kaldığım 1 yaz mevsimi süresince sık sık Denizli'ye gittim geldim ve belki de daha uzun bir süre Denizli'de kaldım. Yaz sonunda ben Denizli'deyken ailem bu sefer Kütahya'ya taşındı.
Kütahya serüveni 1996 yılının Ekim ayında başladı. 1997 Ocak ayında
Kümaş, Kütahya Manyezit İşletmeleri A.Ş. Personel Servisinde çalışmaya
başladım. Burada da lojmanlarda oturuyorduk. Lojmanlardan pek kimseyle tanışamadım
bir kaç ay. Yine kendime Müzik yapacak arkadaşlar aramaya koyuldum. Yerel
radyo olan Radio Active de Rock programı yapan Çağatay ve Emre ile tanıştım.
Daha sonrada Koraç la tanıştık ve hemen müzik yapmaya başladık. ardı ardına
konserler geldi tabi. Sonra çalışma yeri ve davul sorunlarından dolayı çalışmalar
aksadı ve grup dağıldı. 1999 yılında ise Bende motosiklet tutkusu başladı.
bu yıl sonunda ise bir Kawasaki Kle 500 aldım. bu da benim için yeni
heyecanların başlangıcı oldu. Tema vakfına üye oldum ve faliyetlerine katıldım
Müzikten sonra 1 yıl bir tiyatro grubuna katıldım. fakat oyun çıkmadı
malesef. Çalıştığım fabrikada da çok güzel bir arkadaş grubumuz vardı.
Hemen hemen aynı dönemde işe giren genç arkadaşlarla çok kısa süre içinde
kaynaştık ve Lojmanlardaki bekar evinde oldukça hareketli neşeli günler geçirdik.
Kümaş Lojmanlar dan bir görünüm